Bir toplumda insanların birbirlerinin hakkını yemeden, adalet ve liyakatten ayrılmadan ve hayatlarını toplumsal kabul ve kurallara tanzim ederek yaşaması (ahlâkın) temelini oluşturur. Ahlak, kişinin davranışlarının şekillenmesinde önemli bir rol oynar. Ahlâk; dinden ve milli değerlerden kaynak bularak gelişir.
Hülasa ahlâkı iyiye, güzele ve doğruya sevk eden, kötülükten ve hukuksuzluktan alıkoyan bir değer sistemi olarak tanımlayabiliriz. Bu özelliği ile ahlâk bir toplumun çimentosudur diyebiliriz.
Milletimiz gerek tabiatı gerek dini inançlarının da etkisiyle tarihten bugüne ahlâklı olagelmiş bir millettir. Ahlâkın korunması milletimizi tarihten bugünlere taşımış ve bu özelliğinden dolayı övgü almasını sağlamıştır.
Ancak bu özelliklerimizi büyük bir hızla kaybediyoruz. Her geçen gün değerlerimizden biraz daha kopuyoruz. Oysa ahlâkını kaybeden toplumların devamına imkân yoktur.
Yazılı ve görsel basının özendirmesi ve maneviyatın önemsizleştirilmesi sonucu ahlâkla alakası olmayan bir nesil yetişmektedir. Bilinçli yahut bilinçsiz yapılıyor olsun topluma özendirilen bu hâl, felaketimiz olur.
Bunun için ailelere,okullara, devlete ve en önemlisi de medyaya büyük sorumluluklar düşmektedir.
Hak ve hukuka saygısı olmayan, çevresine ve içinde yaşadığı dünyaya karşı duyarsız, üretmeyen tüketen, çalışmadan kazanmanın yollarını arayan, milli ve manevi değerleri küçümseyen bir tip yaratılmak isteniyor. Bu tipte olanların ülkeye ve insanlığa faydasının olması mümkün değildir.
Eğer gelişmiş bir ülke olmak, temiz bir toplum oluşturmak istiyorsak ahlaklı çocuklar ve geçler yetiştirmemiz gerekmektedir.
Yoksa yarın bugünkü kadar umutlu olmayabiliriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder