7 Ağustos 2011 Pazar

Temiz Bir Toplum Oluşturmak İstiyorsak Ahlaklı Çocuklar ve Gençler Yetiştirmemiz Gerekmektedir.

     CUMHURİYET VE MUSTAFA KEMAL

Osmanlı Devleti 20.y.y’a girildiğinde büyük bir çöküşe uğramıştır. Emperyalist güçler vatanın dört bir yanını işgal etmişlerdir. Halk yıllarca süren savaşlardan dolayı yorgun ve yoksul düşmüştür.

Bu acı tablo insanımızı derin düşüncelere sevk ederken emperyalist ittifakın ise iştahını kabartmaktadır. Millet bir umut ışığı doğmasını beklemektedir.
Ve beklenen ışık Samsun’dan doğmuş ve bütün Anadolu coğrafyasını kaplamıştır. Mustafa Kemal, elde kalan son vatan Anadolu’da büyük bir halk hareketi başlatarak Türk milletinin esir edilemeyeceğini bütün cihana haykırmıştır.
Mustafa Kemal’in başlattığı bu mücadele büyük zorluklar ve imkânsızlıklar altında modern silahlarla donatılmış İngiliz destekli Yunanlara, Rumlara ve doğuda Ermenilere karşı verilmiş emsalsiz bir mücadeledir.
Bütün dünyanın “öldü” dediği bir millet küllerinden yeniden  doğarak mücadeleyi kazanmış ve bütün alemi hayretler içerisinde bırakmıştır.

Bu mücadelenin sonunda fiili olarak hiçbir geçerliliği kalmayan Osmanlı Devleti’nin yerine Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.
Bizlere bu kutsal toprakları vatan olarak bırakan aziz ecdadımıza ne kadar dua etsek azdır. Üzerimize düşen vazife her şart ve ortamda devletimizi ve milletimizi korumaktır.
Bu duygularla Cumhuriyetimizin 87. yılını kutluyor, basta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere, silah arkadaşlarına, aziz şehit ve gazilerimize Yüce Allah’tan rahmet niyaz ediyorum.

                                               TOPLUMUN ÇİMENTOSU: AHLÂK
Bir toplumda insanların birbirlerinin hakkını yemeden, adalet ve liyakatten ayrılmadan ve hayatlarını toplumsal kabul ve kurallara tanzim ederek yaşaması (ahlâkın) temelini oluşturur. Ahlak, kişinin davranışlarının şekillenmesinde önemli bir rol oynar. Ahlâk;  dinden ve milli değerlerden kaynak bularak gelişir.
Hülasa ahlâkı iyiye, güzele ve doğruya sevk eden, kötülükten ve hukuksuzluktan alıkoyan bir değer sistemi olarak tanımlayabiliriz. Bu özelliği ile ahlâk bir toplumun çimentosudur diyebiliriz.
Milletimiz gerek tabiatı gerek dini inançlarının da etkisiyle tarihten bugüne ahlâklı olagelmiş bir millettir. Ahlâkın korunması milletimizi tarihten bugünlere taşımış ve bu özelliğinden dolayı övgü almasını sağlamıştır.
Ancak bu özelliklerimizi büyük bir hızla kaybediyoruz. Her geçen gün değerlerimizden biraz daha kopuyoruz. Oysa ahlâkını kaybeden toplumların devamına imkân yoktur.
Yazılı ve görsel basının özendirmesi ve maneviyatın önemsizleştirilmesi sonucu ahlâkla alakası olmayan bir nesil yetişmektedir. Bilinçli yahut bilinçsiz yapılıyor olsun topluma özendirilen bu hâl, felaketimiz olur.
Bunun için ailelere,okullara, devlete ve en önemlisi de medyaya büyük sorumluluklar düşmektedir.
Toplumların huzurlu olabilbesi,İnsanların ahlâklı ve dürüst olmaları ile mümkündür.  Bir toplumun en sağlam dayanağı ahlâktır. Ahlakı bozuk olan Hakk'a saygısı bulunmayan ve adaletsizlik içinde yüzen bir ülkede huzur, düzen ve hayır olmaz.
Hak ve hukuka saygısı olmayan, çevresine ve içinde yaşadığı dünyaya karşı duyarsız, üretmeyen tüketen, çalışmadan kazanmanın yollarını arayan, milli ve manevi değerleri küçümseyen bir tip yaratılmak isteniyor. Bu tipte olanların ülkeye ve insanlığa faydasının olması mümkün değildir.
er gelişmiş bir ülke olmak, temiz bir toplum oluşturmak istiyorsak ahlaklı çocuklar ve gençler yetiştirmemiz gerekmektedir.

Yoksa yarın bugünkü kadar umutlu olmayabiliriz.
 Türk kültür ve ahlâkının büyük bir çözülme ve erozyona uğradığı bir dönemi tarihte bu kadar açık görmedik.
 
                                             EŞREFOĞLU DERGİSİ

Eşrefoğlu (Sosyo-Politik Kültür) Dergisi yayın hayatında ki 1. yılını doldurmuştur. Bu bir yıllık süreçte 6 sayı çıkardık hemen hemen iki ayda bir dergi çıkararak gerek yerel, gerek bölgesel ve gerek ülke ile ilgili sorunları gündeme getirmeye ve naçizane çözüm önerilerimizi  dile getirmeye çalıştık. Kimseye karşı bir düşmanlık gütmedik, ayrımcılık yapmadık. İdealist bir kadro ile birlikte nice cefalara göğüs gererek dergimizi yayıma hazırladık. Her türlü eleştiriye açık olduk.
Dergi çıkarmanın maddi ve manevi zorluklarından yılmadık ve ticari bir kaygı gütmedik. Maksadımız insanları elimizden geldiği ölçüde aydınlatmak oldu.
Biz halktan uzak bir anlayışla değil, gücünü halktan alan bir anlayışla yola çıktık.
Bizlerin bu samimiyetine inanan ve güvenen insanların maddi ve manevi destekleriyle ayakta kaldık. Bu vesileyle bizleri destekleyen herkese teşekkür ediyorum.
Verdikleri desteklerle dergimizi yaşatan tüm şahıs, işletme ve kurumlara ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum.
Dergimiz, halkımızın desteğiyle nice yıllara erişecektir, temennimiz bu yöndedir.
Bizde eğilmek yok, bükülmek yok, yumuşamak yok ancak kırılmak var! ( Doğru yoldan arılmayız) hak bildiğimizi her pahasına savunuruz!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder